Adobe RGB’yi sevelim

Belki küçük ama sonuca etkisi büyük bir ayrıntı var hayatımızda. Her ayrıntı gibi ya aslında… Neyse şimdi. Büyütmeyelim.
Fotoğraf makinesinin ayarını sRGB’de unutmak ya da bile isteye öyle bırakmak… “S” harfi güzel ya…

sRGB vs. AdobeRGB
sRGB vs. AdobeRGB

Fotoğrafçının işi olmazdı eskiden regebeymiş megebeymiş… Arciğbi falan… Pozitiften film tarayan operatörlerin, baskıya film pozlayan renk ayrımcı abilerin bilmesi yeterliydi veya artistik patinajla ömür tüketmeyen, yaptığı işin tüm süreçlerine hakim grafikerlerin.

Ama öyle artık yıllardır… Bir fotoğrafı sRGB ile değil AdobeRGB (şimdilerde ProPhoto RGB) ile çekmek de fotoğrafçılığa dahil. Ben basar geçerim, gerisine karışmam diyen bir fotoğraf insanı, bir fotoğraf sanatçısı düşünemiyoruz günümüzde.

Özellikle dış mekan ve doğa çekimlerinde en önemli renkler, mavi ve yeşil. Bu hem fotoğrafçılık becerisi bakımından böyle, hem de dijital fotoğraf teknolojisi bakımından… Siyah-beyazda bile böyle.

Sadece bilgisayarda “bakmak” ya da Instagram’a yüklemek için fotoğraf çekmiyorsanız, yaptığınız işin bir gün bir yere asılması ya da ofset baskıya girmesi gibi bir amacı varsa… Daha önemli.

Bu, renk profillerindeki tonların kapsadığı alanla, bu alanın ne kadar geniş “olduğuyla” ilgili. O yüzden color gamut (renk gamı) veya color space deniyor. Uzay Yolu…
Kullanılan fotoğraf makinesinin dosya işleme biçimine de bağlı olarak hafıza kartında daha fazla yer kaplaması da biraz o yüzden. Yoksa, biz bir karta daha fazla kare sığdıralım diye değil.

Ha, ”Web için çekiyorum sadece…” Olsun. Az ya da çok, çektiği fotoğrafı Photoshop’ta işlemden geçirmeyen var mı? Bunu yaparken daha başarılı sonuç almak istemeyen? Dijital dünyada bir fotoğraf sadece nasıl kadrajlandığı ya da pozlandığıyla değil, hangi teknik “altyapıya” sahip olduğuyla da geçerli ya da geçersiz artık — isterse on yüz milyon megapiksel olsun. AdobeRGB ile çekilmiş bir fotoğraf “Save for Web” yaparken sRGB’ye dönüştürülecektir zaten ve ekran (ve internet tarayıcısı) profillerine daha uygun hale gelecektir ama bunun tersi mümkün değil. Anlamlı değil daha doğrusu… Tıpkı bir MP3’ü kayıpsız ses formatlarından birine dönüştürmekteki anlamsızlık gibi… Tuhaflık tuhaflıktır — hangi oranda, hangi derecede tuhaf olduğuna bakılmaz.

İsterseniz bunun gerçek hayattaki karşılığını gayet kolay ölçebilirsiniz, görerek. AdobeRGB ve sRGB ile çekilmiş aynı konuyu bilgisayarınızda CMYK’ya çevirip bakın sadece… Aradaki derinlik ve renk doygunluğu farkını göremiyorsanız, ya ekranınız bu işler için yeterli değildir ya da siz fotoğrafçılık için…

Bir fotoğrafın matbaa ya da dijital baskıda kullanılabilmesi için CMYK’ya dönüştürülürken yaşanan, çoğunluğun pek de önemsemeyip geçtiği ama gerçekte hayli boktan bir durumdur bu. sRGB ile çekilmiş bir fotoğraftaki mavi ve yeşil tonları birden bire donuklaşırken (Aaa?..) AdobeRGB1 ile çekilenler aslına daha sadık kalabiliyor. İşin başındaki bu basit tercihe bağlı olarak…
Tercih sizin tabii, ama…

“Ustalık tek bir beceri değil, bir beceriler dizisidir ve aynı profesyonel, kendi alanındaki görevlerin bazılarında son derece usta, bazılarındaysa hâlâ acemi olabilir.”2

Bu her zaman böyleydi ama artık daha böyle.
Ve tabii ki bunun “profesyonellikle” ilgisi var ama yok ya da yok denecek kadar önemsiz diyenler de çıkabiliyor.
Doğrudur.
“Detay” ya…

Bu ve bunun gibi detayların(!), ancak detaylar ve incelikler toplamıyla insandan insana geçebilen hazzın, dünyanın sabahlarına yakışmakla3 ilgisi daha fazla çünkü…

Farkı fark eden yokmuş, alan razı satan razıymış… Bir alışverişte alan razı satan razı ise sorun var mı? Yok. Sadece “alışverişte” aranınca bulunmuyor sorun. O bakımdan… O, işte, “dostlar alışverişte görsün” oluyor bildiğin. Bilgisizliğin yaydığı zincirleme aymazlık…
Hadi, normalleştirelim: Dinsizlik insanın fıtratına aykırı ama cehalet değil!

İşini “bitirmiş” olmanın psikolojisiyle “tamamlamış” olmanın psikolojisi birbirinden farklı. Bitirmenin bin türlü yolu var; tamamlamak içinse tamamlık lazım.

Tamam mı?

Devam.
 

Dipnotlar

  1. Wikipedia, Adobe RGB color space ↩︎
  2. Daniel Kahneman, Hızlı ve Yavaş Düşünme (Çev. Osman Çetin Deniztekin, Filiz Nayır Deniztekin, Varlık Yayınları) ↩︎
  3. Sabahattin Eyüboğlu, Can Yücel’in Şiir Çevirileri ↩︎